Siyah beyaz kartpostallardan eski İstanbul gravürler ve karakalem canlandırmalarını sizin için derledik.
Siyah beyaz kartpostallardan eski İstanbul gravürler ve karakalem canlandırmalarını sizin için derledik.
Zaman zaman eski dönemlere gitmek isteriz. Modern çağa başkaldırı olarak da nitelendirebileceğimiz bu istek için kimimizin aklında 1950’ler kimimizin 1980’ler olabilir.
Sizin dikkatinize sunduğumuz bu fotoğraflarda ise sizi çok daha eski dönemlere götürüyoruz.
Bir dönem filminden, bir fotoğraftan ya da anlatılan öyküden etkilenerek zaman zaman aklımızdan "eski dönemlerde yaşasak ne güzel olurdu" diye geçirmişizdir.
Eskinin sadeliği, insanların, araçların ve binaların az olduğu sessiz ve trafiksiz günleri gözümüzde canlandırarak eskiye özlem duymuşuzdur.
Bu geriye dönüş isteği, belki de daha az hava kirliliği, daha az yalan, daha az kötülük ya da daha çok mutluluk arayışımızdan kaynaklanır. Bir an için bunun hayalini kurarak, yaşadığımız keşmekeşlikten, koşuşturmadan ve kalabalıktan uzaklaşarak rahatlarız belki de.
Kartpostallarda yer aldıkları için bugünlere ulaşan bu fotoğrafların bize hatıra kalmasına vesile olanlara teşekkür ederek, sizinle eski İstanbul’un çeşitli köşelerini görebileceğiniz bir yolculuğa çıkalım.
Kartpostalların altındaki yazıların Fransızca olması göze çarpıyor.
Kartpostalların üzerinde artık ismi "İstanbul" olmasına rağmen söz ederken hâlâ “Konstantinopolis” olarak söz edilmesi, Avrupa’nın o dönemdeki bakış açısını ya da kullanım alışkanlığı olarak açıklayabiliriz.
Kartpostallar İBB'nin Taksim'de bulunan Atatürk Kitaplığı'nın dijital arşivinde meraklılarına ve araştırmacıların hizmetine sunuldu.
Binaların ahşap olmasından dolayı, çıkan yangınlara yeteri kadar müdahale edilemediği için evlerin toplu olarak yok olduğu dönemler.
Bu çalışmalarda sıklıkla mezarlıklar ve mezarlıkları çevreleyen selvi ağaçları göze çarpıyor.
Resimleştirme çalışmaları birebire yakın çalışılmış. O dönemde binalar o kadar az ki bu fotoğrafın çekildiği yerden karşısındaki yapılar seçilebiliyor.