Osmanlı'da para basımı, para politikasının olmamasının getirdiği sorunlar ve yabancı ülkelerle ticaretin artmasındaki destek arayışları bankacılık faaliyetlerinin başlamasına neden oldu.
Osmanlı'da para basımı, para politikasının olmamasının getirdiği sorunlar ve yabancı ülkelerle ticaretin artmasındaki destek arayışları bankacılık faaliyetlerinin başlamasına neden oldu.
Osmanlı Devleti'nde, parasıkıntısı baş gösterince II. Mahmut, 47 farklı gümüş parayı iç isyanlar ve savaşlar nedeniyle bastırmıştı. Osmanlı devleti bütçe açıkları yaşadığında açığı kapatmak için vergi toplama yoluna giderdi, dış borçlanmaya sıcak bakılmazdı.
Osmanlı para sisteminde oluşan sorunlar kritik önem taşıyordu.
19'uncu yüzyılın sonlarına doğru gelinirken, sarrafların, uluslararası ticaret işlemlerinde poliçe kullanmaya devam ederek bankerlik rolü oynadılar.
Osmanlı için sarraflıktan bankerliğe geçiş olarak adlandırabileceğimiz bu gelişme Osmanlı finans tarihi açısından da önemli bir yeniliği temsil ediyor.
Osmanlı'da para politikasının eksikliği, yabancı ülkelerle ticari ilişkilerin artmaya başlaması Galata Bankerlerini yetersiz hale getirdi.
Osmanlı Bankası, bu atmosferin ortasında, İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında Karaköy Galata Bankalar Caddesinde 1890-1896 tarihleri arasında Mimar Alexandre Valleury tarafından inşa edildi.
Böylece Osmanlı devletinde ilk banka, hükümetin himayesinde 1847 yılında Fransız Jacques Alleon ve Venedikli Theodore Baltazzi adlı iki Galata bankeri tarafından Bank-ı Dersaadet-İstanbul Bankası (Banque de aConstantinople) adıyla kuruldu.
Osmanlı Devleti’nin kendi himayesinde kurdurduğu, hatta sermayesine bir miktar ortak olduğu ilk banka olan Dersaadet Bankası belli bir yere kadar istikrar sağlayabildi. Bu banka Kırım Savaşı'yla birlikte iflasın eşiğine geldi.
Bir diğer girişim ise Kırım Savaşı'ndaki ilk dış borçlanmayla oldu. Osmanlı devleti binlerce sterlinlik borç almak zorunda kaldı. Bu durum kredi ve borçlanma işlerini yürütecek geniş imtiyazlara sahip bir devlet bankasının kurulmasını da beraberinde getirdi.
Osmanlı Bankası ambleminin anlamı, temelde ‘barışın simgesi’ olan bir zeytin ağacı oldu.
Tanzimat reformlarına hız kazandırmayı amaçlayan Islahat Fermanı'nın bankacılık konusundaki dileklerine kısmen cevap veren yeni banka, özel statüsüne rağmen devletin finansman ihtiyacına da artan oranda cevap veriyordu.
Yaklaşık bir yıl süren çalışmaların sonunda 1856 yılında İngiliz diplomat Layard başkanlığında her biri 20’şer sterlin değerinde 25 bin hisseden oluşmak üzere kuruluş sermayesi 500 bin sterlin olan merkezi Londra’da olacak The Ottoman Bank (Osmanlı Bankası) kuruldu. Osmanlı Bankası Londra merkez ofisinin açılışından on gün sonra İstanbul’da halka kapılarını açtı.
Birinci Dünya Savaşı Osmanlı Bankası'nın faaliyetlerini önemli bir şekilde etkiledi.
1861'de Sultan Abdülaziz'in tahta geçmesinin ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi bir devlet bankasının kuruluş çalışmaları hız kazandı. Birçok yerli ve yabancı kişi ve kuruluş bu imtiyaza adaydı; fakat Osmanlı hükümeti altı sene içinde devlete türlü hizmetlerde bulunan Ottoman Bank'i tercih ediyordu.
Keçecizade Fuad Paşa'nın tek kaygısı bu önemli görevi sadece İngiliz sermayesine teslim etmemenin yolunu bulmaktı. Bu amaçla yeni bankanın sermayesine Fransız sermayedarların da katılması şart koşuldu.
Böylece Haziran 1863'te kurulan ve Bank-ı Osmanî-i Şahane adını alan yeni banka devlet bankası olarak ticari faaliyetleri merkezine alarak faaliyetine başladı.
Siyasal rejim değişikliğiyle Banka’nın adı da değişti ve Bank-ı Osmanî-i Şahane Osmanlı Bankası adını aldı.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde de bankanın faaliyetleri devam etti.
Bankanın ismi Osmanlı Bankası olarak değiştirildi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının (TCMB) kuruluşuna kadar devlet bankası olarak hazine işlemlerini sürdürmeye devam etti.
Garanti Bankası, Osmanlı Bankası'nı 2001'de, her türlü hak, alacak, borç ve yükümlülükleriyle ve tüzel kişiliği sona ermek suretiyle devraldı. Bu birleşmeyle, Türkiye'nin yaşayan en eski bankası olan Osmanlı Bankası da tarihe karıştı.