1906 yılında Napoli kentine gelen Fransız otomobil girişimcisi Darracq, Alfa Romeo’ya temel teşkil edecek fabrikayı kurarken daha sonrasında işi devralan Ugo Stella, efsane tasarımcı Giuseppe Merosi ile birlikte ürettiği 24 HP ile Alfa efsanesini başlattı. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından tekniğini giderek daha da geliştiren şirket, Nicola Romeo’nun patron olmasıyla hem yol hem de yarış pistlerinde, başarıdan başarıya koştu ve İtalyan estetiğinin dünyadaki simgesi haline geldi.
HİKAYENİN ÇIKIŞ NOKTASI FRANSA
Açılımı “Anonima Lombarda Fabbrica Automobili” olan Alfa’nın hikayesi resmi olarak 24 Haziran 1910 tarihinde kurulmasından birkaç yıl önce Fransa’da başladı. Bordeaux şehrinde bir bisiklet fabrikasının sahibi olan Fransız girişimci ve teknik ressam Pierre Alexandre Darracq, otomobillere yatırım yapmak ve üretim gerçekleştirmek istiyordu. Bu konuda hazırlıklarını tamamladıktan sonra otomobil üretim hayalini gerçekleştiren Darracq, zaman içerisinde İngiltere ve İtalya’da şubeler açarak ihracata da başladı. İtalya faaliyetlerine ise ilk olarak 1906 yılında Napoli kentinde başlayan Darracq, bu kentin Fransa’ya uzak kalmasının da etkisiyle odak noktasını Milano’ya çevirerek Portello bölgesinde üretim kararı aldı. O dönemin İtalyası’nda halkın satın alma gücü Fransa’ya kıyasla düşüktü ve yollarda sadece birkaç bin otomobil bulunuyordu. Potansiyel İtalyan müşterilerin beklentileri ise Pierre Alexandre Darracq’ın ürettiği otomobillerin çok daha üzerinde bir lüks ve estetik anlayış barındırmaktaydı. Darracq, İtalyan zevkine uygun olmayan otomobillerinin üretimine devam etmek istemeyerek 1909 yılının sonlarında şirketini tasfiye etti.
MİLANO’LU CESUR GİRİŞİMCİ: CAVALİER UGO STELLA
Darracq’ın şirketinde genel müdür olarak çalışan İtalyan Cavalier Ugo Stella, girişimci bir ruhla tasfiye sürecinin sonrasında bu şirketi satın almaya karar verdi. Milano Tarım Bankası’ndan aldığı destekle harekete geçen Stella, daha önce Darracq’ın fabrikasında çalışmış 200’den fazla insanı da tekrar işe alarak Alfa Romeo’nun temellerini atmaya başladı. Darracq’ın aksine, ne tür otomobillerin İtalya’da beğenileceğini ve hangi faktörlerin risk unsuru taşıdığını öngörebilen Stella, araçların nasıl ve kim tarafından tasarlanacağının planlarını da hazırladı. Stella, çeşitli sektörlerde çalışan Piacenzalı Giuseppe Merosi ile anlaşıp kendisinden 12 ile 24 beygir güç aralığında iki yeni otomobil tasarlamasını istedi. Bu otomobiller hem Darracq’ın ürettiklerinden daha güçlü, hem de İtalyan müşterilerin zevkine uygun bir şasi ve karosere sahip olacaktı. Bu doğrultuda tasarımcı Merosi, Milano Via Capuccio 17 adresindeki lojmanında gecesini gündüzüne katarak, 1 Ocak 1909 tarihinde ilk otomobil planlarını teknik ofise iletti.
SERÜVEN 24 HP İLE BAŞLADI
Böylelikle otomotiv dünyasında bir ilk olarak, satışı gerçekleştirecek marka belli olmadan önce tasarlanan ilk otomobil 24 HP adı ile üretilmiş oldu. İlk üretilmeye başladığından itibaren üst seviyede konumlandırılan ve Premium bir otomobil olma hedefiyle tasarlanan 24 HP, yan destekleri ve C-presli sacı barındıran sağlam bir şasiye sahipti. Dönemin İtalyan karoser üreticileri olan Castagna, Schieppati, Sala ve Bollani’den limuzin dahil birçok farklı versiyon için karoser desteği alındı. Aracın 4 silindirli, 4 litre hacimli ve o dönem nadir görülen monoblok yapısıyla 42 HP güç üreten motoru, bu gücü şaft aktarmalı olarak arka tekerleklere iletiyordu. 24 HP modeli, premium sınıf otomobil olmasının yanında saatte 100 km hıza ulaşmasıyla da yüksek bir performansa sahipti ve bu yönüyle de müşteriler tarafından beğeni topladı. Tüm bu nitelikler, aynı zamanda Alfa Romeo’nun tarihi boyunca sihirli formülü olarak diğer markalardan ayrı konumlandırılmasını sağladı.
24 HP CORSA ARDINDAN GELDİ
Yakalanan bu beğeni ve başarıyı daha da ivmelendiren tasarımcı Merosi, 1911 yılında 24 HP Corsa’yı geliştirdi. Daha hafif, daha güçlü ve daha fazla çekiş gücüyle günümüzün GTA otomobilleri mantığında tasarlanan araç, yarış dünyasına da adım attı. 24 HP Corsa; 1913 yılında Parma-Poggio di Berceto yarışında pilot Nino Franchini ile genel klasmanda ikinci ve kendi kategorisinde birincilik başarılarını elde etti. BİR ADIM SONRASI: 40/60 HP 24 HP Corsa’nın yarış dünyasındaki bu başarısının ardından Merosi, yeni bir motor konseptiyle yeni bir yarış otomobili üretmeye karar vererek 1913 yılında 40/60 HP’yi geliştirdi. İtalyan Kont Ricotti’nin talebi üzerine, karoser üreticisi Castagna’ya bilimsel prensiplere uygun aerodinamik bir modelleme sipariş edildi. Çalışmalar sonunda ise adeta Jules Verne’in bilimkurgu romanlarından çıkmış görünümüyle, 139 kilometre/saat hıza ulaşabilen sıra dışı otomobil 40/60 HP Aerodynamic Ricotti Torpedo üretildi. Alfa cephesindeki bu gelişmeler esnasında Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ise hayatın seyrini tamamen değiştirdi. Değişen sosyal ve ekonomik koşullarla birlikte Portello fabrikası, Nicola Romeo&Co adındaki şirket tarafından satın alındı ve uçak motorları ile mühimmat üretmek üzere dönüştürüldü. Tesis, doğrudan ABD'den satın alınan takım tezgahları ve ekipmanlarla donatılmış yeni bir eritme ve dökümhane ile şekillendi. Çalışan sayısı kısa sürede 1.200'ün üzerine çıktı.
“ALFA ROMEO” ADI SAHNEDE
İlerleyen süreçte İtalya Krallığı’nda senatörlük de yapacak olan mühendis Nicola Romeo, savaş sırasında “Costruzioni Meccaniche di Saronno”, Roma'daki “Officine Meccaniche Tabanelli” ve Napoli'deki “Officine Ferroviarie Meridionali” gibi büyük makine mühendisliği şirketlerini satın aldı. Romeo, “Mühendis Nicola Romeo Anonymus Co.” adlı şirketiyle Alfa'yı tamamen satın aldıktan sonra, önceki sahipleriyle isim haklarıyla ilgili bir sorun yaşamamak adına, ürettiği otomobilleri Alfa Romeo ismiyle satmaya karar verdi. Yeni markanın adını taşıyan ilk araçlar 20-30 HP ve türevi olan ES Sport oldu. Merosi tarafından savaş öncesinde başlatılan stratejiyi izleyen yeni şirketin otomobilleri; zarif, hızlı, sportif ve belirgin bir karakterde otomobil üretimlerini sürdürdü. Savaş sonrası yıllarda Avrupa’da isim yapmaya başlayan Giuseppe Campari, Antonio Ascari, Ugo Sivocci ve genç Enzo Ferrari gibi yarış pilotları; Mugello, Parma-Poggio di Berceto, Targa Florio, Aosta-Gran San Bernardo, Coppa delle Alpi gibi yarışlarda Alfa Romeo ile başarılı oldular.
MEROSİ’NİN ESERİ: DÜNYANIN EN ŞIK ARACI ALFA ROMEO RL
1921 yılının Kasım ayında, Londra Otomobil Fuarı’nda tanıtılan Alfa Romeo RL için İngiliz basınında; “İtalyanların dünyanın en şık araçlarına cevabı.” şeklinde ifadeler yayınlandı. Otomobilin kurallarını yeniden yazan ve yine Merosi’nin eseri olan RL, saatte 110 kilometreye ulaşan hızı ve bununla birlikte kontrollü sürüşe sahip olmasıyla ilgi odağı oldu. Otomobilin 3 litre hacimli, 6 silindirli, monoblok gövdeli ve 56 HP güç üreten motoru, çıkarılabilir silindir kafası ve üst kapak sistemi ile kontrol edilen supaplara sahip olmasıyla da dikkat çekti. 1923 yılında iki özel Corsa yarış versiyonu daha meydana getiren Merosi, otomobil ağırlığını 980 kilograma düşürdü. İki araç da ünlü Targa Florio yarışını kazanarak büyük başarı elde ettiler. Otomobilin yan tarafında beyaz zemin üzerine boyanmış yeşil bir dört yapraklı yonca ile başlangıç çizgisinde yerini alan Pilot Ugo Sivocci, uzun zaferler serisinin ilki olan 15. Targa Florio yarışında zafer kazandı. İtalyanca’da Quadrifoglio olarak telaffuz edilen 4 yapraklı yonca, marka tarihinin sembollerinden biri oldu.
YARIŞ DÜNYASINDA GELEN ZAFERLER
Seri üretim yarış otomobilleri serisini özel üretim Grand Prix yarış otomobillerinden ayırmaya karar veren şirket, pilot Enzo Ferrari’nin tavsiyesiyle motor ve şasi mimarisinde uzman olan mühendis Vittorio Jano ile çalışmaya başladı. “Düşük hacimli yüksek sıkıştırmalı motor” gibi yenilikçi fikirler neticesinde üretilen GP P2 yarış otomobili, Cremona yarış pistinde Ascari pilotajında ortalama 158 km/s hıza ulaşarak tüm rakiplerini geride bıraktı. P2 ile kazanılan zaferler Alfa Romeo'yu yarış dünyasının zirvesine taşırken, marka 1925 yılında Uluslararası Onaylı Otomobil Kulüpleri Birliği tarafından düzenlenen ilk Grand Prix Dünya Şampiyonası'nda da büyük bir zafere imza attı. Alfa Romeo logosu, söz konusu zaferin anısına bir defne çelengi ile çevrelendi.